Club Bangkok 2006’da Amsterdam’daki tuhaf gece hayatı boşluğunu görüp şaşıran, sonrasında şaşırmayı bırakıp bir ‘club night’ başlatan Jael Snijder ve Doğu Orcan tarafından kuruldu. Daha sonraları bardaki müzik arşivine el atıp, küçücük barın ortasında dans cıngarı çıkarttılar. Dans edenlerin ısrarı sonucu bütün cesaretlerini toplayıp aynen bunun gibi bir yazı yazan ikili, bir hafta sonra ‘Amsterda
m Weekly’ dergisinde gördükleri ‘Club Promoters Wanted’ ilanıyla çocuklar gibi heyecanlanıp ilanı veren club’ın yolunu tuttular. Kafalarındaki fikir Londra’daki Trash veya Milan’daki Dead Disco’nun bir benzerini Amsterdam’da kurmaktı, çok da kasıntı olmadan tabii. Dışarı çıkan insanların gittikleri yerler belliydi, ama gerçekten ‘iyi’ ve ‘dans edilebilecek’ müzik çalan bir yer yoktu. Müziğin gerçekten yüzde yüz iyi ve taze, gelenlerin de kendileri gibi ‘misfit, leftover, fashionista, snob, hipster’ olduğu bir gece kurmak vardı kafalarında. Kara para aklayan Kolombiya backgroundlu ‘Club LA’de Çarşamba günleri başlayan gece 2 ay gibi kısa bir sürede 250 kişilik kapasitesini aşmaya başladı. Amsterdam’ın ‘sub culture’ını en elle tutulur şekilde belirleyen clublardan olan Club 8’in kontrat teklifiyle yeni venue’süne kavuştu Club Bangkok. Bundan sonra kapıda kuyruklar, dans pistinde yangınlar, sokakta durdurup el öpmeler ve az ünlü olmak gibi bir sürü tatlı şey yaşandı. Yaklaşık 200 gece, 30’a yakın saygın club (Paradiso, Melkweg, Jimmy Woo @ Amsterdam, Divan du Monde @ Paris, Effenaar @ Eindhoven, Patronaat @ Harlem), 100lerce şişe votka, torba dolusu uçak bileti ve otel kartı sonrasında ikili değişik ülkelere dağıldılar. Club Bangkok ise Amsterdam’da BANG! ve Kill All Hipsters isimli iki geceye bölündü ve hala Jimmy Woo, Paradiso, Melkweg, Club 8 ve Berlin’de devam edip kapıda kuyruklar oluşturmaktadır.
2010 ortalarında Doğu yanına Hakan Odabaşı ve Onur Yazıcı'yı alarak Bangkok gecelerinin İstanbul ayağına başladı. Bangkok deejayleri iki yıla yakın bir süredir bütün kalpleriyle sevdikleri bir playlist ile gelenlerin yüzünde gülümseme, ertesi gün de vücutlarında müthiş bir hangover bırakmayı başardı. Tüm bunlarla birlikte Rock'n Coke'ta sahne aldı, Babylon'da sold-out performanslara imza attı, Miles Kane, Athlete, Fenech-Soler, The Maccabees, Tom Vek gibi isimlerin konserlerinde hem warm-up hem de after party'lerini yapmayı başardı.
2006’da hissettiğimiz aynı heyecan şu anda da damarlarımızda bulunmaktadır.
İstanbul’da olmayan bu geceyi yaratıp dans pistini yakıp, insanların tam olarak eğlenmesini istiyoruz. Bütün kalbimizle sevdiğimiz bir playlist’le gelenlerin yüzüne gülümseme, ertesi sabah da vücutlarında müthiş bir hangover bırakmayı planlıyoruz. The Stone Roses, The Clash, The Sonics, Undertones, Velvet Underground, S*x Pistols gibi ‘Old-Skool-Indie’yi, 2004 sınıfından terk The Libertines, Futureheads, Killers ve arkadaşlarıyla birleştirip, her çalındığında tavandan ter akıtıcak derecede dansettiren Blur, Franz Ferdinand, Arctic Monkeys, Blondie marşlarıyla karıştırınca gitar-kafa insanların mutlu olmaması imkansıza yakın. Moog olsun, V-Synth olsun daha çok ‘tuşlu çalgıları’ sevenler için ise, The Presets, MGMT, Tiga, Boys Noize, Simian Mobile Disco, Villa, Aux Raus, Fake Blood, Erol Alkan, Late of the Pier, Hot Chip, LCD Soundsystem ve yaklaşık 217 başka grup yardımımıza koşacak. Tam kulaklar bunlara alıştığında ise, Wu Tang Clan, Horrors, Flight of the Conchords, Jay-Z, Madonna, Eminem, Kylie Minogue ve ABBA insanları afallatıp daha bir bağlayacak bize. Düzgün hiçbir yerde daha dinleyemediğimiz The Drums, Delphic, Sunshine Underground, Jackson and His Computer Band, Dum Dum Girls, Jamaica, Chromeo, Vampire Weekend, Amphetameanies, Jamie T ve The Departure ise ‘cherry on the top’ olucak bir nevi.
‘Uyuz Indie’ veya ‘Snobby Techno’ diye tabir ettiğimiz ama aslında sevdiğimiz türden şarkıları ise Bangkok’ta çalmıyoruz. O şarkıları isteyen gidip evinde bizler gibi dinleyebilir diye düşünüyoruz. Amacımız daha önce deneyip başardığımız gibi ‘dancefloor-friendly’ şarkılarla coşup coşturmak. Bu gecenin deejayleri ise:
PYT - Puht! - QuaQua
Dogzstar'la tanışıp sevişerek evlenene kadar doğru bir venue olmadığından tozlu rafta bekleyen bu geceyi yeniden çıkardık, kendimizi Babylon'da bulduk. Siz de tadını çıkarın dedik, dedik, durduk ama işlerin bu kadar büyüyeceğini biz de bilemedik...