27/03/2024
NEDEN DEDELER HAVA SOĞUK DA OLSA PARKLARDA OTURUR BİLİR MİSİNİZ?
(Hani Corona döneminde evlere kapattığınız, 65 yaşında ücretsiz belediye otobüslerine biniyor diye şikayet edip bu imkanı kaldırttığınız, bütün gün parklarda oturup duruyor deyip tenkit ettiğiniz yaşa sizlerde geleceksiniz. BİZ SİZİN GİBİ OLAMAYIZ AMA SİZLER BİZİM GİBİ OLACAKSINIZ...!)
Birçoğunun eşi ölmüştür.
Tek başına yemeğini yapacak, çayını demleyecek durumda değildir.
Gelininin yada damadının yanına sığınmıştır.
Bedeni ve ruhu artık
yorulmaya başlamıştır.
Uzuvları görevini yapamaz hale gelmiştir.
Dermansız, çaresiz, mahsundur.
Yürekleri yumuşamış, gözyaşı gözünün kenarında hazır bekler, gurbetten geleni görse o yaşı akıtır hemen!
Yemeğini üzerine döker, takma dişi ağzından çıkar, dişi gıcırdar, burnu akar, idrarını kaçırır...
Gayri ihtiyari herşey olur!
Damadın, gelinin, oğlunun, kızının, torunların küçük bir sözü gücüne gider.
Üzülür, gözleri dolar, yutkunur!
İçine atar acısını, çaresizliğini!
Sessizce, ezilerek sofradan çekilir, usulca.
Baba niye kalktın, doymadın ki der, kızı, oğlu!
Doydum yavrum doydum, siz devam edin der. Der demesini de yüreği hüzünle dolmuştur dedenin!
Allah'ım beni niye görmüyon, benim de canımı al der!
"Canının alınmasını Allah'tan istemek, yalvarmak" duaların en son noktası değilmidir?
Ve o dede yine usulca kendini kapıdan dışarı atmanın hesabını yapar, inceden inceye, iç çeke çeke!
Ne desin!
Yavrum ezan vakti geliyor, ben yavaş yavaş dışarı çıkayım der, ve çıkar.
O dışarı çıkış yanan yüreğine soğuk su gibi gelir.
Ya Ayşekadın camii avlusuna ya da eski karakol önündeki parka yada Saraçlar caddesi üzerindeki banklara gider, oturur.
Tanımasada selam verip oturur diğer yaşlının yanına.
Gündüzleri camidir, onların sığınacağı ısınacağı yer. Yüreğine ferahlık bulacağı yer.
Emeklilik maaşı olan bir nebze iyidir ötekilerden.
Gelininin, damadının ihtiyacı da varsa, maaş hatırına ilgilenirler yine.
Ya yoksa?
Yeryüzünün en sevimsizi, en istenmeyeni siz dedeler olursunuz.
Kadınsanız o başka nineler daha şanslı niyeyse!!!
Gençler!
Varacağımız yer İhtiyarlık Durağı.
Aman ha, parkta oturan yaşlıya, otobüsteki yaşlıya siz siz olun yer verin!
Eleştirmeyin!
O yaşlara geleceksiniz sizler de sınanacaksınız.
Hep beraber imtihan halindeyiz, son nefese kadar!
Tanıdığınız yaşlı varsa bir selam verin, sohbet edin, durumuna göre bir çay, bir çorba ikram edin.
Postane yakınlarında, önünde zekat, fitre, sadaka parası toplayıp, uzak kıtalara, ülkelere kadar gönderiyor; vakıflar, dernekler...
Para topladığı yerin yanıbaşında, soğukta oturan yaşlıya "bir derdin, ihtiyacın varmı?" diye soran yok!
Kendi, yakın çevremizi, akrabımızı, komşumuzu nede çabuk unuttuk demi?
Kıtaları gören gözümüz, kalbimiz yakına kör oldu!
Neden?
Kalpteki haset varya haset!
Kalbi de, gözü de, zihni de kör eden haset, fesatlık!
Geçengün seçim nedeniyle Aşiyan düğün salonunda ramazan kolisi dağıtılıyordu ama alanlar o partiyi destekleyenlerdi.
Yapılan doğru eleştirmiyorum da az da olsa ekonomilerine katkı olur vatandaşın.
Eskiden şehrimizde Ramazan cadırları kurulur iftar yemeği verilirdi burada ihtiyacı olan da vardı bu manevi ortamı yaşayanlar da vardı. Ama bu sene hiç rastlamadım da duymadım da.
Son sözüm yöneticilere!
Hava soğukta olsa, maaşı yetmeyen, iki çayın hesabını yapmak zorunda olan, lokanta da bir tas çorba içemeyen, soğukta olsa parklarda oturan, yüreği yanan yaşlıların ahını, yürek yangınını sizde görün lütfen!
Tüm büyüklerimin ellerinden öpüyorum, hayırlı Ramazanlar diliyorum.