Sayısız grev, direniş, miting, eylem vb yerinin bizim kültürel, sanatsal ürünlerimizle ses olduğu, soluk olduğu işçi ve emekçilerle buluştuğu, onlarla tekrardan büyüdüğü, üretildiği uzunca bir zaman dilimi.
Şimdi daha güçlü bir şekilde üç koldan; İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den yükseltmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Devrim ve sosyalizm mücadelesinde sanat alanından partili tarzda soluk
olmanın coşkusunu yaşıyoruz. İşçi sınıfının özlemlerini, hasretlerini, sevincini, coşkusunu sınıf mücadelesinde sanatın potasından geçirerek yeniden yeniden işçi sınıfıyla birlikte üretmek için bu ateşi harlıyoruz. Devrimci proleter aydın olmanın, sanatçı olmanın gereği; dünyaya sosyalizmin penceresinden bakmaktır, biliriz. İşte budur bizim ideolojik gıdamız, bundan beslenir bunun sanatını üretiriz. İçi doludur üretimlerimizin, çünkü o üretimleri proletaryayla üretiriz. Bundan dolayı geleceği gösterir pusulamızın yönü her zaman. Kapitalizmin köleleştirdiği yaşamlarımızın zincirini kırmanın keseridir sanatımız. Kavgamızın içinde biçimlenir, keskinleşir, değişir ve dönüştürür. Attığımız tiratlar, şövalemizden tuvale, duvara yansıyan boya, gitara, davula vuran ellerimiz, deklanşöre basan parmak, vizörden bakan göz bunu bilir, bunu anlatır. Gerçekçidir bu yüzden, sosyalist olduğu gibi. Estetikteki tasfiyeciliğe karşı umudu büyütür ve üretiriz.
-Yaşasın Sömürüsüz, Örgütlü, Sosyalist Gerçekçi Sanat!